YÂ RASÛLÂLLAH! (S.A.S.)
Şerife Şule TESLİMOĞLU serifeteslimoglu00@gmail.com
Nûrunu gördüğü an, bezendi bâğ-ı cinân,
Itrına meftûn olup, düştü arza gülistan,
Övmek istese kalem; lisan âciz kalıyor;
Sen’i Yaradan övmüş, ispatı yüce Kur’ân!
Sünnet-i Seniyye’ne sarılmaktadır salâh,
Cemâlin bir kez gören, bulur ebedî felâh,
Âşık mâşûku için; terk eyler neyi varsa;
Sen’i «aşk»la sevmeyi lutfetsin bize Allah!
Bu dünya zindan bana, izin ver de çıkayım,
Yoluma mâni olan mâsivâyı yıkayım,
Karanlığın perdesi açılsın aydınlığa;
Şebnem ol düş gönlüme, uyanıp ayıkayım.
Açılmaz imiş perde, adın anılmayınca,
Doğru bilinmez imiş, şaşıp yanılmayınca,
Bir elif ile üç mîm* nûr esmâna mukaddim;
Neylesin teşne olan, Sana kanılmayınca.
Şems’in ziyâsı Sen’den gelir yâ Rasûlâllah!
Sen’i özde arayan, bulur yâ Rasûlâllah!
Allah ve Rasûlü’nün yolunda can verenler;
Havz-ı Kevser başına gelir yâ Rasûlâllah! (s.a.s.)
_________________________
* Ahmed Mahmud Muhammed Mustafâ (s.a.s.)