PULSARLAR, TÂRIK YILDIZI

Ömer Sâmi HIDIR samihidir@gmail.com

 

Gökyüzünde her an çok acayip ve bir o kadar da muhteşem hâdiseler vukû bulmaktadır. Allah Teâlâ «semâ» üzerine kasem etmekte ve bize burada kudretini temâşâ ettirmektedir. 

 

Rabbimiz; büyük bir kısmını anlayamadığımız bu âlem içerisinden, bize bazı işaretler vermiştir. Bu hem bir Kur’ân mûcizesi hem de bir kudret nişânesidir. 

 

Târık Sûresi’nin ilk âyetlerinde şöyle buyurulur:

 

“Semâya and olsun ve Tarığa. 

 

•Ne bildirildi sana; Târık nedir? 

 

•O delip geçen bir yıldızdır. 

 

•Hiçbir insan/nefs yoktur ki üzerinde bir koruyucu bulunmasın. 

 

•Öyleyse baksın insan neden yaratıldı? Atılan bir sıvıdan yaratıldı.” 

 

Burada ifade edilen Târık yıldızı, uzmanlara göre, 1930’lu yıllarda tartışılmaya başlanan ve 1967’de tespit edilen Nötron yıldızı yani Pulsar’dır. Bunu görmek için önce bakacağımız yer;

 

YILDIZLARIN YAPISI 

 

Yıldızlar, ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan meydana gelir ve devamlı sûrette ısı ve ışık saçarlar. Hidrojen atomları, helyuma dönüşürken muazzam bir enerji oluşmaktadır. Bu, yıldızın yakıtıdır. Yıldızlar yüksek sıcaklıkta olduğu için; madde, sıvı ya da gaz değil, plâzma halindedir. Çok büyük de olsalar, gökyüzünde bir nokta olarak görünürler. 

 

Dünyaya en yakın yıldız Güneş’tir. Ondan sonra gelen Alpha Centauri bize 4,3 ışık yılı mesafededir. 

 

Yıldızlar büyük cisimler olduğu için, çok yüksek bir kütle çekimine sahiptir. Bu kütle çekim, içe doğru bir basınç meydana getirir; yıldızın merkezine sıkışan gaz ise, aksi yönde bir kuvvet uygular. Bu iki kuvvetin harbi; yıldızı dağılıp savrulmaktan yahut da içine çöküp büzüşmekten kurtarır, bir denge üzere devam etmesini sağlar. Görüldüğü gibi yıldızların yapısı son derece hassas ve keskin fizik kaideleri üzerinde devam etmektedir. Yıldızın ölümü yeni bir yıldızın doğumuna vesile olur:

 

TÂRIK YILDIZI

 

Milyarlarca yıl bu şekilde bir kandil misali ışık saçan yıldız; günün birinde yakıtını yani dış katmandaki hidrojeni bitirir ve dengeler değişir, kütle çekim baskın gelip bütün madde büyük bir hızla çekirdeğe çöker. Yüksek hızlı bir arabanın duvara çarpması gibi büyük bir infilâk yaşanır. 

 

Katmanlarda oluşmuş birçok madde, çok çok geniş bir alana dağılır; -pişmiş ekmeğin hızla fırından çekilmesi gibi- milyarlarca yılda oluşmuş elementler hızlı bir şekilde yeni oluşacak gök cisimleri için uzaya servis edilir. 

 

Buna «Süpernova patlaması» denir. Bu infilâk, yıldızın ölümüdür. Bir yıldız ölmekte fakat ondan yüzlerce yıldız doğabilmektedir. Demirden daha küçük atom numaralı elementler bu şekilde oluşur. Yani misalen kemiklerimizde bulunan karbon atomları, çok çok önceden bir yıldızın içinden bu dünyaya ulaşmıştır. 

 

Fakat yoğun çekirdeğin çöküşü devam eder. Beyaz cüce de denilen bu yıldız o kadar yoğun ve sıcaktır ki, atomların çekirdeğindeki protonlar ve elektronlar dahî birleşerek nötronlara dönüşmüştür. 

 

Neticede kütlesinin % 90’ı nötrondan oluşan bir cisim ortaya çıkar. Atomdaki bütün boşluklar dolmuştur. Bu yıldıza Nötron yıldızı denmektedir. 

 

Yoğunluk anlamında akılların almayacağı bir durum söz konusudur. Bir çay kaşığı nötron yıldızının kütlesi, 1 milyar tona tekabül edebilir. Buradaki yoğunluğun sebebi Güneş’in1 bir buçuk katı kadar büyük bir yıldızın çok yüksek bir hızla çöküp 10 km. çapına sıkışmasından kaynaklanmaktadır. 2  

 

Yani, bir fil; bir anda, karınca gözü kadar bir alana küçülse nasıl olurdu?  

 

Sonra kalan bütün enerji bu yıldızda toplandığı için, yıldız kendi etrafında çok hızlı bir şekilde döner. 

 

1967 yılında yapılan bir araştırmada, radyo teleskobuna gelen düzenli sinyaller gözlemcilerin ilgisini çekmişti. Bu düzenli sinyaller; yıllar önce keşfedilen, fakat henüz tespit edilmemiş olan nötron yıldızından yayılan ışımaya aitti. 

 

Biz bu dönüşü sâbit bir yerden gözlemlediğimiz için; teleskoplarımızla kalp atışına benzer ritmik bir sinyal alırız, o yüzden bu yıldıza, kalp atışı anlamındaki «pulse» kelimesinden türetilen «Pulsar» adı verilmiştir. 

 

Bu kadar yoğun ve yüksek enerjili bir cisim hızla döndüğünde, kutuplarından parçacıklar saçmaya başlar. Bunlar dehşetli bir lazer ışığı şeklinde, hem bir fener gibi çok uzaklardan görünür hem de denk geldiği ne varsa delip geçer. Bu yüzden Pulsarlara, gökyüzünün deniz feneri denmektedir. Üçüncü âyet-i kerîmede geçen «delici yıldız» ifadesi, hem karanlığı hem de cisimleri deldiği için tam olarak yerini bulmaktadır.

 

Târık Sûresi’nde geçen «Târık» kelimesi; vurmak, şiddetli bir şekilde çarpmak demektir. Ayrıca açık bir şekilde;

 

-Yıldız olduğu, 

 

-Delip geçtiği ve 

 

-Çekiç gibi vuruşlar yaptığı bildirilmiştir. 

 

-Devamında da insanın, yaratıldığı maddeleri tefekkür etmesine işaret edilmiştir. 

 

Teleskoplardan gelen radyo sinyalleri ses dalgasına çevrildiğinde de tam olarak bu şekilde kalp atışına benzer bir vurma sesi kayda alınmıştır.  

 

Asırlar önce Kur’ân, bir yıldızı kapıyı çarpan, ritmik vuruşlar yapan mânâsında Târık diye adlandırıyor. 14 asır sonra bu yıldızı tespit edenler de ona ritmik vuruş yapan mânâsında Pulsar ismini veriyor. Kur’ân önden gidiyor, insanın mâlûmâtı arkasında emekliyor.

 

Yakın zamanda keşfedilmiş bir yıldızın, çok önceden haber verilmesi açık bir Kur’ân mûcizesidir. Burada seyrettiğimiz tablo; 

 

İlâhî bir beyânın hakikatte ne kadar muazzam bir tecellîsinin olduğu. 

 

Peki, görmemizin mümkün olduğu bu hakikat böyle ise; görmemizin mümkün olmadığı fakat yarın kıyâmet gününde karşımıza çıkacak diğer hakikatler kim bilir nasıl olacaktır! Bugün hakkı ile idrâk edemediğimiz o ilâhî tehditler ve müjdeler de aynı bu şekilde karşımıza çıkacak. Dünyada iken görüp, anlayıp âhirette ise kazananlardan olmak ümîdi ile…

________________

1 Güneş’in çapı Dünya’dan 109 kat büyüktür.

 

2 https://tr.wikipedia.org/nötron yıldızı özellikleri