ÜÇ AYLARIN KUTLU İKLİMİNE GİRERKEN

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

Bu yeni başlayan senede, hakikaten enteresan bir tevâfukla karşı karşıyayız. 1 Ocak ile 2025 senesi başladı, aynı zamanda 1 Recep ayı ile müslümanlar için mukaddes olan mübârek üç aylar da başladı. Bu durum, kanaatimize göre, yeni başlayan senede herkes için -farkında olsun olmasın- hayırlı bir başlangıç olacaktır, olmalı da inşâallah. 

 

Geçen ayki yazımızda belirttiğimiz üzere, geçtiğimiz senede yapılan hatalardan pişmanlık duymak, tevbe ve istiğfarlarla bitirmek; yeni seneye mübârek aylarla girmek, her zaman rastlanmayacak bir imkân. 

 

Değerlendirmesini bilene; sevaplarla, ibâdetlerle günleri doldurmak; yeni senede en hayırlı kararları alabilmek, istikamet üzere en hayırlı dönüşümlere başlangıç yapabilmek nâmına; bu üç aylar iyi bir vesile olsun diyelim efendim. 

 

Zaman sel gibi akıyor. Ömür takviminden yapraklar bir bir düşüyor. Daha geçen sene uğurladığımız mübârek üç aylar, yine kapımıza dayandı. Ne çabuk geçti bir sene, sanki dün gibi. Giden rahmet ve feyiz dolu ayları yeni uğurlamış gibiyiz. İşte yine geldi ve yine gelip geçecek…

 

Uyandır bizi yâ Rab! Uyandır kalplerimizi! Ömür sermayemizi gaflet içinde boşa harcamamıza müsaade etme! Al bizi emânetine! Koru bizi meleklerin vasıtasıyla, nefsimizin ve şeytanların şerlerinden! İyilerle yaşat ve sevdiklerinin arasına kat bizi! 

 

Sev, sevindir ve sevdir bizi! 

 

Îmânımızı, ihlâsımızı, takvâmızı, Sana olan yakınlığımızı artır! Râzı olduğun ve beğendiğin kullarından eyle bizleri! 

 

Tıpkı tesbih taneleri gibi dağılan müslümanları, üç ayların mübârek ikliminde toparla! Kardeşlik şuuruna sahip olmamızı nasip eyle! Âmîn! Allâhümme âmîn!..

 

Gün gün mutlak vuslata yaklaşmaktayız. Dünyada çıktığımız vuslat yolculuğumuz, Peygamber Efendimiz Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’ın buyurduğu gibi; «Ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur» ile noktalanacak. Hayat o menzile doğru akıp gitmekte… Biliniyor ki, mutlak âkıbetten kurtuluş yok. Var mı kurtulan bu sondan?

 

•Hani anne ve babalarımız?

 

•Hani dede ve ninelerimiz?

 

•Hani ahbap ve dostlarımız?

 

Bâkî kalan var mı?

 

Hani o servetine, makam ve mevkiine güvenenler… hayatta kaldılar mı? Toprağın bağrında değil mi hepsi? Evet, evet…

 

Hani dünyada en ufak bir eziyetten rahatsız olanlar… toprağın bağrında acaba ne durumdalar? Ah insan!..

 

Bunlar düşünmemiz gereken en önemli hususlardır, güzel müslümanlar! 

 

Ebedî âleme hazırlanınız. Ölüm hak, âkıbet mutlak. Kaçış yok! Hızla kazançlara yönel. 

 

İşte bir kazanç mevsimi daha geldi. Recep, Şaban ve Ramazan her biri ayrı bir güzellik, bereket ve feyiz dolu aylar. 

 

Mübârek bir iklim başlıyor. Bir kazanç iklimine giriyoruz. Ilık ılık rahmet yağdıracak ibâdetler, biz mü’minleri bekliyor. Âhiret kazancı ile nasiplenmemiz için fırsat ayları bunlar. Özellikle de bu aylar içinde inşâallah idrâk edeceğimiz Regāib Gecesi ve devamında da MîracBerat ve Kadir Geceleri sınırsız rahmet ve mağfiretle dopdoludur.

 

Abdulkādir Geylânî Hazretleri’nin «Gunyetü’t-Tâlibîn» adlı eserinde, üç ayların fazîletleriyle ilgili muhteşem sözler var. Bazılarını buraya almadan geçemeyeceğiz:

 

“Recep, cefâyı terk içindir. Şaban, amel ve vefâ içindir. Ramazan, sıdk u safâ içindir. Recep, tevbe ve nedâmet ayıdır. Şaban, muhabbet ayıdır. Ramazan, kurbet (ilâhî yakınlık) ayıdır.

 

Recep, hürmet ayıdır. Şaban, hizmet ayıdır. Ramazan, nimet ayıdır.

 

Recep, ibâdet ayıdır. Şaban, dünya sefâsını terk edenlerin ayıdır. Ramazan, ibâdetlerin mükâfâtını artıran aydır. 

 

Recep’te yapılan iyiliklerin sevâbını, Cenâb-ı Hak ziyadesiyle verir. Şaban ayında ise, günahlar affolunur. Ramazan ayında kerâmet umulur.

 

Zünnûn-i Mısrî -kuddise sirruhû- buyurur ki: 

 

«Recep, âfeti terk içindir. Şaban, tâatı yapmak içindir. Ramazan, kerâmeti beklemek içindir. 

 

Bir kimse kötülükleri bırakmaz, Şaban’da ibâdet etmez ve Ramazan’da kerâmeti ummazsa, o kimse cezayı hak edenler zümresinden olur.»

 

Yine buyurdular ki: 

 

«Recep, ekme ayıdır. 

 

Şaban, sulama ayıdır. 

 

Ramazan, toplama ayıdır. 

 

Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ziraati zâyî etse, hasat günü ekmediğine pişman olur. Kıyâmet günü kötü vaziyete düşer ve dünyadaki zannının aksi zuhur eder.»

 

Bazıları da; 

 

Recep Allah -celle celâlühû-’dan mağfirete, 

 

Şaban şefaate, 

 

Ramazan hasenâtın ziyadesine, 

 

Leyle-i Kadir rahmetin mü’minler üzerine dökülüp saçılmasına, 

 

Arefe günü dînin kemâline vesiledir. 

 

Nitekim; 

 

«Cuma günü dualârın kabul olunmasına, bayram günü mü’minlerin ateşten âzâd edilmesine mahsustur.» demişlerdir.”

 

MUKADDES AYLARDA İBÂDET ZEVKİ

 

İbâdetlerin insanın zâhir bedeninde fizîkî pek büyük faydaları varken, mânevî faydaları üzerine de çok şeyler söylenebilir

 

İbâdetler, mutlak vâr olan Yaratıcı’ya sunulan şükran demetleridir. Sonsuzda vâr olan ezelî nûrun, rûhun bedendeki tecellîsinin lezzetli yansımalarıdır. 

 

İbâdetler; zevkine erenler için bir nûr-i kuvvettir ki, onunla yıkılmayacak setler yıkılır. İbâdet, insanı Rabbe tanıtır. 

 

İnanan için müthiş bir ihtiyaçtır. O; rûhu besler, kalbi ısıtır, ameli güzelleştirir, kişiyi sâlihleştirir. Neticesinde işleri kolaylaştırır. 

 

İbâdet; rûha derûnî mânâlar yükler, hâdiseleri incelikle yordurur. Hakk’ın yüce dîvânına durdurur. O; Kādir-i Mutlak ile temasa geçirir, âlem-i ervâhın kapılarını açtırır. İbâdetler bizi Hakk’a yaklaştırır. Bazen de, melekût âlemine yolculuk ettirir.

 

İbâdetlerden; namaz, oruç, hac, zekât farz olanları. Zikr u tesbihat, evrâd u ezkâr, sadaka, infak, îsâr… nâfile boyutları. Her birine ayrı ayrı tutunmak, Allah -celle celâlühû-’nun ipine tutunmak demektir. 

 

Sarıl bahsettiklerimize, Allah -celle celâlühû- aşkına, hem de sımsıkı! Ebed zevkine onlarla erilir. 

 

İşte üç aylar; mübârek aylar, mübârek günler! Hazırla kendini ayların kutlusu on bir ayın sultanı Ramazân’a. 

 

Hazırlık ayları, günleri başladı. Üç ayları; önderimiz, rehberimiz Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz ve arkadaşları nasıl geçirmişler? Onların hayatına şöyle bir bakmak îcap eder:

 

Bir rivâyette Rasûlullah -aley­hissalâtü vesselâm- Efendimiz’in şöyle buyurduğu zikredilmiştir: 

 

“Recep Allah Teâlâ’nın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1/423; Ayrıca bkz. Mecmau’z-Zevâid, III/143, 190; VIII/466; XII/310) 

 

Haram aylarda oruç tavsiye edilmiştir. 

 

Gunye gibi tasavvufî eserlerde bu ayda oruç tutmakla alâkalı çeşitli tavsiyeler vardır. 

 

Sadaka vererek fakirleri sevindirmek, hayır hasenâtı artırmak, gönül almak da çok kazançlı ibâdetlerdendir. 

 

Bunların yanı sıra nâfile namazlar kılarak, Kur’ân-ı Kerim okumamızı çoğaltarak bu ayda güzel amellerimizi artırma gayretinde olalım inşâallah.

 

Böylesine mükemmel ve muhteşem günlere bizi ulaştıran Rabbimiz’e sonsuz hamd ü senâlar olsun. 

 

Bizlere de gereğince değerlendirmeyi nasip etsin inşâallah.