NURLU GECE
M. Faik GÜNGÖR m.f.g.023@hotmail.com
Nur doğuyor geceye, seher vaktine yakın,
Ehl-i semâdan Refref, başlar Kâbe’ye akın,
Kesilir suyu o gün, küfürle dönen çarkın.
Müjdeler olsun dağa, denize ve ovaya,
Bundan böyle uğramaz, zulüm hiçbir yuvaya.
Çöllerde bir serinlik, kâinatta halvet var,
Evinden Abdullâh’ın, hidâyete davet var,
Yere, göğe sığmayan, tekbirle salevat var.
Aydınlığı Kâbe’nin, doluyor özümüze,
Zemzem’in rengi düşer, abdestle sözümüze.
Tatlanmış bir rüyadan, uyanır gibi âlem,
Uyanır ki; huzura gark olmuş keder, elem,
Rasûl’le şereflenir, can bulur divit-kalem.
Zafer için Bedir’de, yön verir cengimize,
Hamza’nın şehâdeti, güç olur süngümüze.
İpekten döşek şimdi, keskin kum taneleri,
Kur’ân’ın sesi sarar, kimsesiz hâneleri,
Terk eder yarasalar, bülbüle sahneleri.
Hattaboğlu karışır, dâvûdî sesimize,
Vahyin îkāzı vurur, kelepçe nefsimize.
Nice sonra; «Önüme; dünyayı serseler de,
Ayı sol, güneşi sağ, elime verseler de,
Vazgeçmem bu dâvâdan, başımı vursalar da.»
Kelâmı Peygamber’in, ölçüdür günümüze,
Gözyaşımız; gafletle yok olan dünümüze.
Mutluluk Sen’in adın, ey Nebîler Nebîsi!
Gönüllerin sultanı, iyilik efendisi,
Ey mazlumların sesi, yetimlerin hâmîsi!
Ne mutlu o zamana, rahmetin yüzümüze,
Yağdığında sûretin, görünse gözümüze…