-Muhterem Ekrem Hakkı AYVERDİ’ye «Edebî ve Mânevî Dünyası İçinde Fâtih» isimli eserin feyziyle… SULTAN FÂTİH’İN GAZELİNİ TERBΑ
MÜRİD (Mustafa TAHRALI)
Nakş-ı Hak kim gâh olur bostânını hadrâ döşer
Vakt erer baştan ayağa meyveden mahya döşer
Çün sabâ fasl-ı hazanda gülşene dîbâ döşer
Hak budur her nakşı yerinde olup zîbâ düşer!
Vâsıl-ı fasl-ı visâlin olmağa ruhsat bulam
Neyleyip milk-i firâkın fethine nusrat bulam
Nice tenhâ âsitânın öpmeğe fursat bulam
Kûyine azm eylesem sâyem bana hem-pâ düşer!
Vasf-ı hüsnün kılmağa bezleyleyip efkârımı
Eylesem bin kerre ikrâr üstüne ikrârımı
Zülfünün vasfında tomar eylesem eş’ârımı
Kaşların vasfında olan cümleye tuğrâ düşer!
Gâh Leylâ gâh Şîrîn ad verirlermiş sana,
Gâh Hüsn ü geh Züleyhâ’dır o, derlermiş sana,
Mihr ü meh âb içre arz-ı hüsn ederlermiş sana,
Lîk kadri onların bu işten aşağa düşer!
İddiâdır bu deyu bîgâne-veş baş çekmegil,
Bî-hicâb görmek değil mümkin, tecellâdır delil,
Bâğa servini hırâmân etse ol ruhsârı gül;
Na’ra-i bülbülle gülşen sahnına gavgā düşer!
Milk-i dü âlem ve hükm-i Arş u ferş ü bahr u ber,
La’l ü zümrüd, sîm ü zer, yâkūt u gevher, serteser,
Ehl-i dehre âlemin ma’mûresin arz etseler,
Ehl-i fakrın hissesine milk-i istiğnâ düşer!
Müşkil iştir ey Mürid makbûl-i yâr olmak sana,
Kim ki vârın vermemiş varmaz imiş cânânına,
Avni’yâ dil vermek ol dildâra düşmezdi bana,
Bir düşecek yer arayuben gönül ammâ düşer!
Vezni: fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün