HER SEHERDE BESMELE İLE AÇILIR DÜKKÂNIMIZ…
Hasan TOPBAŞ hasantopbas87@gmail.com
Bir zamanlar, bu kadîm medeniyetin, hâricî tesirler ve rüzgârlar karşısında sarsılmaz bir duruşu vardı.
Nitekim, bu duruşun temelinde de; Nebevî terbiyenin himayesinde neşv ü nemâ bulan tasavvuf çınarının, dönüştürücü etkisi mevcuttu.
Dolayısıyla, toplumun bütün kesimlerini kuşatan bu irfânî hayat modeli sayesinde;
Fâiz, israf, lüks hayat ve moda gibi menfî kavramlar daima kerih görülerek, bunlardan âdeta bir bataklıktan kaçarcasına hazer edilir idi.
Böylece, cemiyet hayatında maddeten ve mânen bir huzur ortamı tesis edilerek; sosyal dalgalanmaların, infilâkların önüne geçilebilirdi.
Biz de bu ayki makalemizde, sergilediği fazîlet örnekleri ile cemiyet hayatına müsbet katkılar veren esnaf ve zanaatkârlarımızın; vaktiyle, mânevî motivasyon için faydalandığı kaynaklardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
BU HUSUSTA YAZILMIŞ MÜHİM BİR MAKALE
Esas mesleği doktorluk olmasına rağmen, kendisini, ecdat yâdigârı eserlerimizin tespiti, muhafazası ve yaşatılmasına adayan; merhum Ord. Prof. Süheyl ÜNVER (1898-1986); 1972 senesinde neşretmiş olduğu «Geçen Yüzyılın Dükkân İçi Levhaları» adlı makalesinde, on dokuzuncu asrın sonu ve yirminci asrın başında faaliyet gösteren dükkânlarda tespit edebildiği hususları şöyle sıralamıştır:
Bütün dükkânlarda, hattatlar tarafından güzel bir sûrette yazılan;
•«Besmele-i şerîfe» levhaları,
•Sattıkları her ne olursa olsun; kanaat, vicdanlı kazanma, dürüst olma, yapılan işleri hor görmeme ve esnaflığın itibarını düşürmeme gibi esaslara dayanan «kelâm-ı kibar» ve «beyitler»,
•Ahîlik geleneğinin bir devamı mesâbesinde, her meslek grubunun kendisine «pîr» olarak kabul ettiği; peygamber, sahâbe ve velî isimlerini ihtivâ eden ve;
Her seherde besmele ile açılur dükkânımız,
Hazret-i (…..)’dir pîrimiz/sultânımız/üstâdımız.
beytinin farklı biçimlerinden teşkil edilen levhalar.
Söz konusu beyitlerde telâffuz edilen pîrlerin, hangi meslek gruplarınca benimsediğine ait bazı örnekler ise şunlardır:
•Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: Tüccarlar ve bütün esnaf.
•Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-: Çiftçiler ve aşçılar.
•Hazret-i Nuh -aleyhisselâm-: Marangozlar ve dülgerler.
•Hazret-i İdris -aleyhisselâm-: Terziler ve hattatlar.
•Hazret-i Şît -aleyhisselâm-: Hallaçlar.
•Hazret-i İbrahim -aleyhisselâm-: Süt mamulleri imalâtçıları.
•Hazret-i Musa -aleyhisselâm-: Çobanlar.
•Hazret-i Sâlih -aleyhisselâm-: Deveciler ve kervancılar.
•Hazret-i İsmail -aleyhisselâm-: Avcılar.
•Hazret-i İshak -aleyhisselâm-: Çobanlar.
•Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm-: Saatçiler.
•Hazret-i Zülkifl -aleyhisselâm-: Fırıncılar ve ekmekçiler.
•Hazret-i Üzeyir -aleyhisselâm-: Bağcılar ve bahçıvanlar.
•Hazret-i Lût -aleyhisselâm-: Tarihçiler.
•Hazret-i İlyas -aleyhisselâm-: Dokumacılar ve çulhacılar.
•Hazret-i Yûnus -aleyhisselâm-: Balıkçılar.
•Hazret-i Dâvud -aleyhisselâm-: Demirciler.
•Hazret-i İsa -aleyhisselâm-: Seyyahlar ve gezginler.
•Hazret-i Lokman -aleyhisselâm-: Hekimler.
•Sa‘d bin Ebî Vakkas -radıyallâhu anh-: Okçular.
•Muhammed bin Ebûbekir -radıyallâhu anh-: Mimarlar.
•Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-: Berberler.
•Selmân-ı Kûfî -radıyallâhu anh-: Sakalar.
•Avn bin İmkân -rahmetullâhi aleyh-: Hurdacılar.
•Selmân-ı Pâk -radıyallâhu anh-: Hamamcılar.
•Bilâl-i Habeşî -radıyallâhu anh-: Müezzinler.
•İbn-i Mes’ûd -radıyallâhu anh-: Şekerciler.
•Ahî Evrân -rahmetullâhi aleyh-: Debbağlar ve dericiler.
•Şeyh Şâzelî -rahmetullâhi aleyh-: Kahveciler.
•Hasan Basrî -rahmetullâhi aleyh-: Ayakkabıcı, helvacı ve aşçılar.
•Hallâc-ı Mansûr -rahmetullâhi aleyh-: Keçeciler.
***
Üst kısımda bahsedilen ve günümüze kadar ulaşabilen iki örnek levha ile devam edelim;
İlk olarak, serlevha kısmında yer verdiğimiz; Mehmed Tâhir imzalı, [hicrî 1234 (1819)] tarihli bir dükkan levhası olup, kahvecilerin pîri kabul edilen «Ebû’l-Hasan eş-Şâzelî»ye (v. 656/1258) nispet edilerek;
Her seherde besmele ile açılur dükkânımız,
Hazret-i Şeyh Şâzelî’dir pîrimiz, sultânımız.
ibâresi yer almış;
İkinci yazı ise bir şekerci dükkânına ait olup, [hicrî 1291 (1874/1875)] senesine tarihlendirilmiştir. Muhtevâsı şöyledir:
Her seherde besmele ile açılur dükkânımız,
Hazret-i İbn-i Mes’ûd’dur pîrimiz, üstâdımız. (Hattat: Rızâ)
BEYİT ve ÖZLÜ SÖZLERE DAİR MİSALLER
Süheyl Bey makalesinin devamında, mesleğe göre şekillenmiş mânidar metinleri de kayda geçirmeye muvaffak olmuştur. Bir kısmına değinecek olursak;
* Bakkal Dükkânında:
Her seherde Besmele’yle açılır dükkânımız,
Hakk’a hizmet ederiz, müslümandır şânımız.
Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin,
Hilesi, hurdası yok, helâlinden malımız.
Müşterilerimiz velînîmet, yârânımız, yârimiz,
Ziyâdesi zarar verir kanaattir kârımız.
* Berber Dükkânında:
Her seherde Besmele’yle açılır dükkânımız,
Hazret-i Selmân-ı Pâk’dir pirimiz, üstâdımız.
Lâfla dükkân açılmaz, boş yere etme telâş,
Selmân-ı Pâk de gelse parasız olmaz tıraş.
* Şekerci Dükkânında:
İlm-i san‘attan haberdâr olmayanlar aç olur,
Müflis-i bîvâye kalur, herkese muhtaç olur.
(Bîvâye: Nasipsiz, mahrum)
* Hamamlarda:
Gelen gelsin saâdetle,
Giden gitsin selâmetle.
* Aşçı Dükkânında:
Her taâmın lezzeti tâ ki dimağdan çıkar,
Tuz, ekmek hakkın bilmeyenler; âkıbet gözden çıkar.
(Taam: Yemek. Dimağ: Zihin)
* Balıkçı Dükkânında:
Ehl-i aşka mübtelâyım neme lâzım kâr benim,
Mâl ü mülküm yoktur ammâ kanaatim var benim.
* Hanlarda:
Bu mekân öyle mekândır hes usûlü bu safâ,
İçinde sâkin olanlar, çekmesinler asla cefâ,
Bir gelen bir dahî gelsin demesin ki bîvefâ,
Bi-hakk-ı sûre-i İnnâ Fetahnâ.
* Hemen Her Dükkânda Müşterek Bulunanlardan Bazıları:
“el-Kâsibu Habîbullah: الكاسب حبيب اللّٰه : Allah çalışanları sever.” mânâsına gelen bu cümle, esnaf tarafından oldukça beğenilmiş; iri yazı (celî) sahasının büyük üstâdı Hattat Sâmî Efendi (v. 1330/1912) tarafından da Kapalıçarşı Fesçiler Kapısı üzerine gayet mâhirâne bir sûrette işlenmiştir.
***
Dükkân kapısı, Hak kapısı, Hakk’ına yalvar,
Çeşmim gibidir çeşmeleri, akmasa da damlar.
(Çeşm: Göz)
***
Safâ geldin ey misafir, ısmarla kahve içelim,
İşçi ile sohbet olmaz, bir merhabadır geçelim.
***
Niyâzım yok günahım çok, hemen bir kuru âhım var,
Ümidim kesmezem Hak’tan Muhammed gibi şâhım var.
***
Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni,
Eğri olsan yay gibi elde tutarlar seni.
Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay.
***
Her bir usrun yüsrüne vâkıf olmayanlar gam çeker,
Yâr güler, ağyâr güler, sabreylemek hayli hüner,
Âsiyâb-ı tâliim bir gün murâd üzre döner.
(Usr-yüsr: Zorluk ve kolaylık. Ağyâr: Başkaları, yabancılar.
Âsiyâb-ı tâli: Talih çarkı, baht)
(Mîlâdî 1926 tarihli bir dükkân levhası)
“Hâlıktan utan rızkını halktan sakın umma,
Bil Rabbini; «er-rizku alellâh»ı unutma.”
Cenâb-ı Hak, işini bi-hakkın yapan bütün çalışanlarımızın sa‘yini meşkûr eylesin!..
____________________________
Kaynaklar
1. Ünver, Süheyl. Geçen Yüzyılın Dükkân İçi Levhaları, Türkiye Turing Otomobil Kurumu Bülteni. 35/314 (1972)
2. Köksal, Fatih – Ayva, Aziz. «Kültür ve Edebiyatımızda Ahîlik», Ahîlik ve Meslek Ahlâkı, Konya, Karatay Üniversitesi Yayınları, 2016.