Açıklama
ÎMAN ve İBÂDET
COŞKUSU
Kışın bağrında bile donup kalmamalı; tazelenmeli, hazırlanmalı bahara doğru…
Bütün safraları atmalı, kalplerin baharı Ramazân’a doğru…
Kurtulmalı; zincirli, tasmalı düşüncelerden ve beklentilerden. Biri gelse de bizi zorla adam etse temennîlerinden… Gönül istiyor, gönüllü istiyor bizi huzûruna isteyen. Gönülsüz de olur dese, itiraz edecek bir nefse sahip olmayan melekler veya iradesi olmayan hayvanlar yetmez miydi?
Coşku ve heyecan ile yaşanır her şey. Aşk şerâbın içip mest ü hayran olarak, kendinden geçip Sevgili’de yok olarak…
Bu; eli ayağa dolayan bir heyecan değil, gönlü yâre bağlayan bir heyecan… Pervâneleri ateşlere âşık eden duygu galeyânı…
Şiir bu coşkuyu destanlaştırmak için, söz onu şâhikalara duyurmak için…
Ramazân-ı şerîfe hazırlandığımız şu günlerde;
ÎMAN ve İBÂDET COŞKUSU
başlığı etrafında; tevbeyi, hidâyeti doğuran, şehâdeti, zaferi tetikleyen dînî heyecan vâkıasını ele aldık.
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ;
“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bugün yaşasaydı ne yapardı?” sorusuna, şu cevabı veriyor:
–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, o gün ne yaptıysa bugün de aynısını yapardı.
Yani îman ve ibâdet coşkusu içinde yaşardı.
Çünkü İslâm her asra, her mekâna ve her devre gelen yegâne Hak din…
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Hak Dostlarının Fârikaları» makalelerinin üçüncüsü ve sonuncusunu kaleme aldı. Fânîye karşı tok, mâverâya ise aç bir velâyet iştiyâkını misallerle serdetti.
Kıssalarda ise, «Kullukta Zindelik ve Heyecan» başlığıyla dosya mevzumuzun tasavvufî veçhesi ele alındı.
Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Hocamız, «Tasavvuf Fıkhı»nda; sûfî yolculuğundaki fazîlet yarışının merhalelerini ve bu yolun el kitaplarını ele aldı.
Fıkıh köşesinde de zekât etrafında fetvâlara yer verdi.
Şâbân-ı şerîfi nasıl ihyâ ederiz?
Ramazân-ı şerîfe nasıl hazırlanırız?
Aktüel mevzularda;
- «Aile Yılı»nın başarılı ve verimli olabilmesi için, daha derinde yapılması gerekenler,
- Modernistlerin iddia ve ithamlarına cevaplar,
- Gazze’de gelişmelere dair değerlendirmeler…
Mizanpajımızda bile küçük dokunuşlarla tazeledik kendimizi.