O’NUN SEVDİĞİ, SENİN SEVDİĞİN…
Yüzakı İhtisas
Ahmed bin Hanbel -rahmetullâhi aleyh- buyurur:
“Sevdiğin şeyleri Allâh’ın devam ettirmesini istiyorsan, sen de O’nun sevdiği şeylere devam et!”1
Hak Teâlâ, kullarına istedikleri her şeyden bol bol ikrâm etmiştir. Saymaya kalksak sayıp bitiremeyeceğimiz kadar…2
•Sıhhat ve afiyetimiz,
•Huzur ve saâdetimiz,
•Rızık ve selâmetimiz,
•Maddî ve mânevî bütün güzel nasiplerimiz hep devam etsin isteriz. Nimetin tamamı ve devamı için O’na yalvarırız.
Ahmed bin Hanbel Hazretleri, bu devam için fiilî bir duâ tarif ediyor:
Allah da, kendi sevdiği şeylere bizim devam etmemizi istiyor. Sen de onlara devam et ki, sevdiklerin sana ikrâm olunmaya devam etsin…
Hak Teâlâ neleri sevdiğini âyet âyet bizlere bildirmiş:
•Îman3, kulluk4, Rasûlü’ne ittibâ5, cihâd6, takvâ7, ihsan (cömertlik ve ihlâs)8, tevbe9, temizlik10, adâlet11, sabır12, tevekkül13, tevâzu14 ve güzel ahlâk15…
Rabbimiz’in sevdiği sâlih amellere ve güzel davranışlara devam edersek; O -celle celâlühû- da bizim sevdiğimiz, arzu ettiğimiz, hattâ muhtaç olduğumuz nimetlerini bizden hiç eksik etmez.
Rabbimiz buyurur:
“Eğer onlar (ehl-i kitap); Tevrât’ın, İncil’in ve son olarak Rablerinden kendilerine indirilmiş olan Kur’ân’ın hükümlerini tam olarak uygulasalardı, o takdirde hiç şüphesiz yukarıdan yağıp yerden fışkıracak bereketlerle, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından bol bol yerlerdi…” (el-Mâide, 66)
Mânevî lezzetlerin ve rûhâniyetin devamı için de, aslolan istikrardır. Çünkü hadîs-i şerifte şöyle buyurulur:
“Allâh’a en sevimli gelen ibâdet az dahî olsa devamlı olanıdır.”16
Ahmed bin Hanbel -rahimehullah- dört mezhebden birinin kurucusudur.
Kendisi mühim bir muhaddis idi. Büyük ve zahmetli ilim yolculukları yani rıhleler yaparak, Allah Rasûlü’nün hadislerine ve sünnete hizmet ederdi. Kendisine;
“–Bir Kûfe’ye, bir Basra’ya gidiyorsun! Ne zamana kadar böyle devam edeceksin?” denilince şu cevabı verdi:
“–Hokka ve kalem ile mezara kadar… ”
Bu samimî ve devamlı gayretler neticesinde 30.000 hadîsi cem ettiği külliyâtını, «Müsned»i meydana getirdi. Fıkhî görüşleriyle de Hanbelî mezhebini tesis etti.
Mûtezile mezhebinin iktidar gücüyle müslümanlara baskı yaparak, kendi bozuk akîdesini insanlara zorla kabul ettirmeye çalıştığı «Mihne» hâdiseleri esnasında, Ahmed bin Hanbel Hazretleri, ehl-i sünnet inancından asla taviz vermedi. Zindanlara atıldı, yolundan dönmedi.
Bişr bin el-Hâris -rahimehullah- der ki:
“Ahmed bin Hanbel, (Mihne zamanında) içine atıldığı ateşten has altın olarak çıktı.”
Maalesef geçtiğimiz günlerde hadsiz bir modernist ilâhiyatçı, Ahmed bin Hanbel’in kabrinin fotoğrafını paylaşıp, bu büyük âlim hakkında; “Keşke hiç yaşamasaydın!” gibi edepsizce bir söz yazdı.
Herkes kendine yakışanı yapar.
•Edepsiz edepsizliğini yaparken,
•Ehl-i edep de güzel ahlâkını hayata geçirir:
Ahmed bin Hanbel, bir gün bir rahatsızlığından dolayı uzanmıştı. Yanında sâlihlerden İbrahim bin Tahmân -rahmetullâhi aleyh-’ten bahsettiler. Ahmed Hazretleri hemen kalkıp oturdu ve bu davranışını şöyle îzâh etti:
“–Sâlih zâtların, (insanlar yatıp uzanmak gibi) uygunsuz bir vaziyetteyken anılması (onlara gösterilmesi gereken hürmet bakımından) yaraşır bir davranış olmaz.”17
Ne demiş Ziya Paşa:
Âsaf’ın mikdârını bilmez Süleymân olmayan,
Bilmez insan kadrini âlemde insân olmayan!
“Süleyman -aleyhisselâm-’ın; Âsaf bin Berhiyâ isminde, çok kıymetli, maharetli, âlim ve ârif bir veziri vardı. Lâkin onun kıymetini ancak Süleyman olan bilir. Ahmed bin Hanbel gibi âlimlerin kıymetini de, müttakî insanlar bilir.”
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek hadîs-i şerîfi son sözümüz olsun:
“Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen ve âlim olanımızın hakkını bilmeyen bizden değildir.”18
_______________
1 İbn-i Müflih, el-Âdâbü’ş-şer‘iyye, 2/30.
2 Bkz. İbrâhîm, 34.
3 el-Bakara, 257; Âl-i İmrân, 68.
4 et-Tevbe, 111-112.
5 Âl-i İmrân, 31.
6 es-Saff, 4, el-Mâide, 45.
7 Âl-i İmrân, 76; el-Câsiye, 19.
8 el-Bakara, 195; Âl-i İmrân, 134, 148, el-Mâide, 13, 93.
9 el-Bakara, 222.
10 el-Bakara, 222; et-Tevbe, 108.
11 el-Mâide, 42.
12 Âl-i İmrân, 146.
13 Âl-i İmrân, 159.
14 el-Mâide, 45.
15 Âl-i İmrân, 134.
16 Müslim, Müsâfirîn, 218.
17 Hatîb Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 7/13.
18 Ahmed, X, 5375: 23197.