Sual Gazeli

EDÎBÎ (Recep YILDIZ) Bu bakışlar, bir ah mıdır cânan? Seni sevmek mubah mıdır cânan? Ne denir, sevgiden nasîbim yok! Bana sevmek günah mıdır cânan? Kör bir âhûya benziyor bakışın; Yoksa bunlar silâh mıdır cânan? Bir cehennem zamânıdır bu zaman; Bu, ateşten nikâh mıdır cânan? Ne desem ben, ne söylesem ki sana; Cümle âlem siyah mıdır cânan! Ben Edîbî, kulun kölen […]

Continue reading »

Hayrânî’nin Gazelini Tahmis

(CEMÂLÎ) Mustafa ASLAN Düşmüşüz çöllere hep Rahmet-i Rahman diyerek Gayrı Yûsuf çekecek hasreti bühtan diyerek Bakacak çöldeki cânîlere kervan diyerek Gitti ey dil kimi sevdik ise cânan diyerek Etmedik gerçi şikâyet yüce ferman diyerek Belki insân unutup ahdini bâzen körelir Sabr ettikçe atar hüznünü mutlak şenelir Ederek hâle şükür Arş’a kadar hep yücelir İçimiz ağlasa da kan, elimizden ne gelir […]

Continue reading »

Çınar Ağacı

CELÎL (Halil GÖKKAYA) Biz bir çınar ağacıyız ezelden, Besmeleyle ululuğa ermişiz, Besmeleyle su içmişiz bir elden, Nice yüzler, ne asırlar görmüşüz… Ağaç, halkımızın hücresinde var, Şehzadeler için dikilmiş çınar, Saraylara gönlümüzü vermişiz… Göğüs gerdik fırtınaya, doluya, Dertlerle yaşadık çok uzun yıllar… Kim bilir kaç nesil sır oldu suya, Kim bilir kaç nesil gördü bu dallar? Darbe yedik içten içe çürüdük, […]

Continue reading »

Med-Cezire Düştü Canım

Bestami YAZGAN Âhı tuttu bir nigârın, Affı yoktur sitemkârın, Gayrı ferman sonbaharın, Ey safâlı gül medet!.. Sır vermiyor sıradağlar, Dört yanımı hüzün bağlar, Ben yanarım, menzil ağlar, Ey cefâlı yol medet!.. Gün süzülür melâlimden, Ömrüm geçer hayalimden. Haberin yok mu hâlimden? Ey şifâlı dil medet!.. Yele verdim sevincimi, Toprak paylaşır acımı. Söner yürek kıvılcımı, Ey vefâlı kül medet!.. Öksüz kaldı […]

Continue reading »

O Âşık ki…

Ahmet ARSLAN Savruluyor âlemlerden sıcağın, Gökyüzünde Samanyolu kucağın… Huzuruna nasıl varsam bilmem ki! Yedi katın burçlarında ocağın… Duygularım hislerime karışır, Hasretim hep özlemimle yarışır! Menziline doğru giden yolunda, Gönlüm kırgın yüreğimle barışır… Derdim vardır dağlar gibi bilinmez, Gülerim ben ağlar gibi bilinmez… Yedi yerde yaram var hiç çare yok! Gezerim hep sağlar gibi bilinmez… Sen’den gayrı çalacağım kapı yok! Bir […]

Continue reading »

Feth-i Mübin Rûhu

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) En zirve fetihten yana rehber idi Fâtih, İstanbul’un ufkunda seferber idi Fâtih, Bir feth-i mübîn oldu onun gayreti, aşkı, Tâ, belki ezelden beridir der idi Fâtih: «El-hak, alırım feth ile İstanbul’u yâ ben, Yâhut beni İstanbul alır, ten kafesimden.» Bin asrı aşıp, hem yaşının yirmi birinde, Dev surları alt eyledi îmân ile zinde.. Yol kesse deniz, […]

Continue reading »

Dersaadet -Halil İbrahim Aytuğ’a-

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Üç kıt’ayı titretti asırlarca nidâmız! Gök kubbeyi çınlattı ezanlarla sadâmız! Sultân idi İstanbul’a sultân olan ancak, Baştan başa garb âlemi pejmürde gedâmız! Gerdânı cihânın, güzel İstanbul’umuz, bak, Tezyînini Osmanlı’ya lûtfetti Hüdâ’mız! Her fende var İstanbul’a mahsus birer üslûp, Merdâne ve mestâne ve şâhâne edâmız! Milletleri mâmûr edip âbâd ediyorduk, Bin şevk ile gündüz-gece hizmetti gıdâmız! Her […]

Continue reading »

Fetih Destanı

Yusuf DURSUN Rasûl’ün dilinden ilâhî müjde, Dalga dalga gönüllere yayıldı. “Fetholunur elbet Konstantiniyye.” Bu mübarek sözler emir sayıldı; Ben de «güzel asker» olayım diye, Gül soylu yiğitler yola koyuldu. Şehzâde Mehmed ki beşiğindedir, Kerâmet ehlince işaret onda. Çocuktur, îmanın ışığındadır; Yiğittir, bin türlü maharet onda. Şairdir, kelâmın eşiğindedir; Âlimdir, ilmiyle hareket onda. Molla Gûrânî’ler, Akşemseddin’ler, Ümit dergâhında fetih mimarı… Padişah, […]

Continue reading »

Bilmez -Hayrânî’ye nazîre-

SEFERÎ (Nejat SEFERCİOĞLU) Şöhret arayan fakr u fenâ kârını bilmez; Hem kârını hem ârını hem vârını bilmez!.. Zulmette kalan kör sayılır baksa da görmez, Âşık görünür yâr ile ağyârını bilmez!.. Çöllerdeki Mecnûn ile Leylâ’yı beğenmez; Mansur geçinir sorsan eğer dârını bilmez!.. Bülbül kesilir gülleri gördükçe çemende, Gerçekte o gül goncasının hârını bilmez!.. Aldırma sakın sen Seferî âleme kanma; Dünyâ dileyen […]

Continue reading »

Ağlayan Erguvan

Olcay YAZICI “Gül mü güler, erguvan mı ağlar?” Şeyh Gâlib Hüsn ü aşk üzere dillenir dîvan Tenhâda elemle, ağlar erguvan Şiir mi, dua mı, ağıt mı, gül mü? Eşyayı kuşatan sihirli tül mü? Sevdâlı edâda buzdağı erir İnsana fânîlik öğüdü verir Titreşir mahzun sular geceleri ayazda Ölür körpe çiçekler bu yağmurlu niyazda Sebebi var yere düşen yaprağın Titrer ıstırapla kalbi […]

Continue reading »
1 450 451 452 453 454 478