Gazel

EDÎBÎ (Recep YILDIZ) Dünyâda bahârın adı var, kendisi yokmuş. Yokmuş, o nigârın adı var, kendisi yokmuş. Aşk özge firardır diye duymuştuk ezelden; Aşkın ve firârın adı var, kendisi yokmuş. Yıllar yılı beyhûde ümitlerle donandık; Bilmezdik o yârın adı var, kendisi yokmuş. Bir kuş gibi geçmiş başımızdan nice günler, Kârın ve zarârın adı var, kendisi yokmuş. Hep nâr-ı cehennem gibi gelmiş […]

Continue reading »

Hayrânî’nin Gazelini Tahmis

CEMÂLÎ (Mustafa ASLAN) Bîgâne hemân âşıkın efkârını bilmez İkbâle kanan kör olur idbârını bilmez Gülzârı beğenmiş görünür hârını bilmez Yanmazsa gönül ayrılığın nârını bilmez Cânânına bîgâne olan vârını bilmez Herkes bu kühen-hânede beklerse bir ihsân Âhir bulamaz nimetin itmâmına imkân Mansûr’u Nesîmî’yi düşün n’eyledi devrân Hayret edecek bunda ne var ey dil-i nâlân Bî-derd olan ayrılığın zârını bilmez Kendin tanıyan […]

Continue reading »

İstanbul Konakları

CELÎL (Halil GÖKKAYA) Nerde at sesleri, nerde kâhyası, O suskun, o mahzun konaklar nerde? Ata yâdigârı her bir tahtası, O suskun, o mahzun konaklar nerde? Kiminin ufkunu betonlar almış, Kiminin böğrünü kablolar delmiş, Kimiyse geçmişin seyrine dalmış, O suskun, o mahzun konaklar nerde? Neler anlatırdı hoş-sohbet dedem, Hep tesbih çekerdi sedirde nenem! Kalbimde çırpınış, gözlerimde nem, O suskun, o mahzun […]

Continue reading »

Kutlu Muştu

Bestami YAZGAN Buyruk gelmiş Mehmed Han’dan erlere: Surların içine sızmalı bugün! Yağ dökülsün, ter dökülsün yerlere, Gemiler, karadan yüzmeli bugün! Beyaz at üstünde ışıktan dehâ, Karşısında zehir saçan ejderha, O asil küheylan kalkarak şaha, Yılanın başını ezmeli bugün! Bin defa ölmeye değer bir haber: «İstanbul’u alan ne güzel asker!» Gazilerle, şehitlerle beraber O kutlu muştuyu sezmeli bugün! Yalın kılıç ser […]

Continue reading »

Çaresiziz!

Ahmet ARSLAN Kimse beni anlamıyor! Anlayıp da dinlemiyor! İçimi yakıp kavuran, Derdimin hikâyesi zor! Çaresiziz, düştük dara, Bir zindan ki hep kapkara! Feryâdımız yürek dağlar İnletir bizi bu yara! Fitne-fesat zuhur eder, Sîneleri yakıp gider. İnsanlık azap içinde Yeter döktüğü kan yeter! Bir duman sardı her yeri, Sararttı nurlu yüzleri. Taş kalbin dünyayı yıkar, İnsaf eyle artık eri! Hep pusuya […]

Continue reading »

Aşk-ı Mustafâ

Tâlî (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Yaratıldı dürr-i yektâ, yedi kat semâdan evvel, Ve gelince asr-ı rahmet, uzanır şifâlı bir el! Yüce nûru en mücellâ, bedeniyle en mükemmel. Ne nasipli bir bahardır, o güzel Rebîulevvel! O son elçisiydi Arş’ın, okuyordu Arz’a ferman, Dili bal akan bir ümmî, okunurdu O’nda Kur’ân! Alıyor bu şânı elbet, O’nu gönderen makamdan, O’nu seçti çünkü Allâh, O’nu […]

Continue reading »

Gönül Coğrafyası

Yusuf DURSUN Her muradın verildiği bir anda, Şeyh Şâmil’in düşlerini dilesem. Kartal gagasıyla süslü zamanda, Kafkasların kılıcını bilesem. Duysam gök atların soylu sesini, Demir dağın delindiği yerlerden. Alsam ecdâdımın hür hevesini, Ötüken içinde kitâbelerden. Bir Manasçı olsam yol kenarında, Anlatsam ezelî hikâyemizi. Çekik gözleriyle göl kenarında, Kırgız güzelleri beklese bizi. Bir sabah, tan vakti varsam Gence’ye; Âzerî gözümle görsem dünyayı. […]

Continue reading »

NA’T-I NEBEVÎ

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Bütün âlem yüzünün nûruna hasret dediler Yolu sapmışlara her dem sözün ibret dediler Daha evvel yok idin sen kara zindandı cihân Gönderildin seni âlemlere rahmet dediler Sonu hüsrân idi elbet beşerin şaştığı gün Geldiğin devrin için Asr-ı saâdet dediler Dolaşır dillerimiz yardımın olmazsa eğer Seni mahşer günü görmek bize servet dediler Dayanır sanma sakın hasrete ey […]

Continue reading »

Gel Ey Aşk!

Servet YÜKSEL Pervaneler kanat vursun gel ey aşk! Devran dönsün, zaman dursun gel ey aşk! Lâl olmuş dilleri söyletir misin? Yalın ayak gezdirirsin cihanı, Gönüllere koyup hüznü, hicranı… Bir kuru kamışı inletir misin? Sevdiğinde fânî olan o erler. Bir bakışa canı kurban ederler. Sır dolu sükûtu dinletir misin? Sen gelince akıl olur esirin. Ferhat’ın bahtına düşünce Şirin. Dağların bağrını sızlatır […]

Continue reading »

Bir Sevgili Efsun

EDÎBÎ (Recep YILDIZ) Bir sevgili yağmur yağıyor, sen yağıyorsun; Hülyâma doğan bir sevgili akşam gibi hürsün. Yağmur yağıyor, penceremin her yanı efsun; Efsun ki, yağıp gönlüme, yıllar yılı sürsün… Ömrümce bu efsunla hayat buldu her Eylül, Her yağmuru gördükçe hayâlinle buluştum. Bahçemde öter gül ve solar sevgili bülbül; Ben her gece bir gül gibi sevdâna uçuştum… Gönlüm beni yağmur gibi […]

Continue reading »
1 452 453 454 455 456 478