TIRTIL, KOZA, KELEBEK

Melda ÖZATA Mistikliği kendisinden mi gelir, yoksa içinde bulunduğu loş, antika dükkânından mı, henüz kestirememişimdir. O ünlü hattatların el yazması sülüsler, ta’likler, kûfîler… gibi çeşitli yazıları, o çevreler, bohçalar, vazolar, tombaklar, opaller, sedefli kaşıklar, masalar, necefler, gümüş, akik tesbihler, buna benzer neler neler… Bu eski yıllanmış eşyaların içinde, kendi dünyasına gömülmüş, öyle yaşar. Ekmek parası için alır, satar. Ama gerçekte […]

Continue reading »

GAZ LÂMBALI VE FLÜORESANLI GECELER

Halil GÖKKAYA hgokkaya@yuzaki.com Güngörmüş kimseler arada bir: «Bizim zamanımızda şöyle idi, böyle idi…» diye iç geçirirler. Tekrar tekrar geçmişten bahis açarlar. Niçin? Dün imkânlar bakımından daha iyi durumda oldukları için mi? Şüphesiz hayır. Çünkü dün maddî açıdan çok zor ve sıkıntılı günler yaşadıklarını yine onlar bizlere aktarmıyorlar mı? O hâlde sebep? Sebep belli; insanların olgunluk ve kültür dünyalarındaki dünkü seviye […]

Continue reading »

Dost Şakaları

Yard. Doç. Emin IŞIK Üsküdar Mevlevîhânesi’nin son postnişîni Ahmet Remzi (AKYÜREK) Dede, Kayseri Mevlevîhanesi şeyhi Süleyman Atâullah Efendi ‘nin oğludur. Dünyaya gözlerini tekkede açtı. Küçük yaştan itibaren ilim ve kültürce zengin bir çevrede yetişti. Hem mektep, hem medrese tahsili aldı. Bir süre İstanbul’da memuriyette bulunduktan sonra Kayseri’de ahlâk ve din dersleri öğretmenliği yaptı. Kütahya ve Kastamonu Mevlevîhâneleri’nde şeyh vekilliği yaptı. […]

Continue reading »

Bir Şair, Bir Hâtıra

Bekir Sıtkı ERDOĞAN İsmail Hâmi DÂNİŞMEND’in hanımı olan Hüsniye Anne’den daha önce bahsetmiştim. Bu hanım her Salı günü şairleri evinde toplar ve böylece enfes bir şiir ziyafeti tertip ederdi. Öncesinde kaç senedir toplanıyorlardı bilmiyorum, ama ben o meclise davet edildiğimde 70’li yıllardı. Bir gün Hüsniye Anne, Cemil MİROĞLU isminde bir şairi davet etmişti. Bu adam Fas, Cezayir gibi ülkelerde büyük […]

Continue reading »

FİTİL

Ahsen YILDIZ Yaşlı ve yorgundu, çünkü zor yaşamıştı. Zoraki yaşlanmıştı. Yalnızlıkla yıllarca boğuşmuştu. Çok diklenmiş, çok ezilip, büzülüp, sonunda dinginleşip şekilsizleşmişti. Yıllar önce henüz taze iken umutları, bilemezdi onları yıllar sonra hiç farkına bile varamadan biriktirip yükleyip sırtına kambur diye taşıya cağını. Ama artık güneş, eski dantel işlemeli perdede sarı-gri oyunlar oynamıyor, cilvelenmiyor, eşyaya ışık yollu hikâyeler sunmuyordu. Ahşap zemin, […]

Continue reading »

Mürüvvete Dair

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ “Mürüvvet nedir?” sorusunu ister halkımıza yöneltin, ister aydınlarımıza, alacağınız cevap aşağı yukarı aynı olacaktır: Ebeveynin, çocuklarının evlendiğini görme bahtiyarlığı… Oysa bizim kültürümüzde mürüvvet çok daha geniş ve önemli mânâlar ifade etmektedir. Hüseyin Kâzım KADRİ’nin «Türk Lügati»nde mürüvvete şu anlamlar veriliyor: «Mertlik, insanlık, âdemiyet; insanlık şânına yakışan iyiliklerde bulunmak…» Ömer Nasuhi BİLMEN’in «Dinî ve Felsefî Ahlâk Lügatçesi» […]

Continue reading »

Beni Kim Yönetiyor?

Ayla AĞABEGÜM Televizyonun, cep telefonunun, bilgisayarın hayatımıza girmediği yıllara gidelim. O yıllarda evlerde, şehirlerde, köylerde yaşayan insanların hayatlarını bir an düşünelim. Aradan asırlar geçmedi, o yılları yaşayan insanlar bugün anne, baba, nine veya dede… Anneannelerimizin hikâyelerini dinleyelim… “Bizler, büyüklerimizin anlattığı hikâyelerle, masallarla büyüdük. Anlatılanların ortak özelliği iyilerin ve kötülerin varolduğu dünyada hep iyiler kazanırdı. Örnekler insanları doğruya yöneltmek için verilir, […]

Continue reading »

AYNA AYNA SÖYLE BANA

Murat ÇERİ İnsanoğlu muhtaç; görmeye, bilmeye kendi tekâmülünü maddeye aksettirmeye muhtaç. Bunun için “ilerlemeyen, geriler” düsturuyla farkında olsun veya olmasın her an sayeni bir oluşum hâlinde. Bu yolda en çok ihtiyacı olan şey ise onu kendi zarından çıkartacak vaatkâr bir nefes. Onu sıradanlıktan kurtaracak, standartları aşarak özgünlüğe kavuşturacak, kitle psikolojisinden çıkarıp fert olma hakkını tanıyacak, kendi farklılığını hissettirecek bir örnek… […]

Continue reading »

SABRIN SONU RAHMETTİR

İrfan ÖZTÜRK Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Asr Sûresi’nde; îman edenlerin, amel-i sâlih işleyenlerin, birbirine Hakk’ı ve sabrı tavsiye edenlerin hüsrana/zarara uğramayacaklarını bildiriyor ve sûrenin sonunu da sabırla mühürlüyor. Burada sabır ile diğer unsurlar arasında kurulmuş bir irtibat vardır. Sabır olmadan îman muhafaza edilemez, sabır olmadan sâlih amelde muvaffak olunamaz, sabır olmadan gereği gibi Hak tavsiye edilemez ve sabırsız tebliğ […]

Continue reading »

HİRA DAĞI’NDAN DOĞAN NÛR

Âdem SARAÇ Dünya yorgun düşmüştü… Bütün âlem, her şey ve herkes yorgun düşmüştü… Her türlü çirkinliğin başını alıp yürüdüğü ortam, bütün güzellikleri alıp götürmüştü… Öyle ki, bütün her tarafta sivri dikenler türemiş, eller-ayaklar, yüzler-özler ve yürekler fena hâlde kanatılır olmuştu… Her şey ve herkes, bundan son derece rahatsızdı, huzursuzdu, perişandı, bîtaptı… Karanlıklar istilâ etmişti her tarafı. Karanlıklar karartmıştı her şeyi. […]

Continue reading »
1 980 981 982 983 984 988