EĞER MAKSUT ESERSE, MISRA-I BERCESTE KÂFÎDİR!

Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com «Berceste», Farsçadan dilimize geçmiş bir kelime… Sağlam, latîf, seçme, güzel, kolayca ve hemen hatıra gelen ancak yüksek bir mânâ taşıyan söz anlamında kullanılmaktadır. Mısra-ı berceste ise, edebiyatımızda; yüksek anlamı olan, şiiri ve şairi unutulduğu hâlde özü unutulmayan, dilden dile dolaşarak günümüze ulaşan şiir demektir. Kısaca anlamlı, hikmetli söz de diyebilirsiniz «mısra-ı berceste» için. Tarihte bir Kanunî Sultan […]

Continue reading »

FETİH SANCAKLARI CESARETLE DALGALANIR

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com İnsan mizâcı, atılgan ve durgun olmak üzere başlıca iki ana hususiyeti hâizdir. İnsan olmak dolayısıyla; ondan beklenen faaliyetler, eserler ve mahsûller de bu hususiyetleri çerçevesinde teşekkül eder. Müktesebâtı ne kadar derin de olsa; takıntılarla, vehimlerle mâlûl, çekingen tabiatlı bir ferdin ortaya koyduğu neticeler, şüphesiz bu muhtevâ seviyesinde çıkmayacaktır. Hâlbuki, güzel işler yapma azmiyle dolu, girişken tabiatlı […]

Continue reading »

Medenî Bir Ölçü; DİĞERGÂMLIK

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Her medeniyet, kendi kültürü ile vücut bulur; bu çerçevede kendi insanını inşâ eder, kendi müesseselerini kurar. Geliştirdiği teknoloji ile kazandığı güç sayesinde; dünyaya hâkim olma, nüfuz sahasını genişletme mücadelesini yürütür. Mânâlarını doldurdukları, kendine mahsus mefhumları ile kendilerini tanıtırlar, tarif ederler. Mâzîde, ulvî gayelerle mücehhez olan şanlı medeniyetimiz; insanlığı rahmet iklimiyle kuşattı, tesis ettiği huzur ve adâletle, […]

Continue reading »

ARUZ KUSURLARI -2-

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Zihaf, uzun olan heceyi vezin gereği kısa seslendirmektir. Bir telâffuz bozukluğu olduğu için büyük kusur sayılır. Belki de bu sebeple Türk aruzunda çok örneği yoktur. Zaten Türkçede uzun heceler az olduğu için buna çok da ihtiyaç duyulmaz. Aslen uzun olmakla birlikte Türkçeye girerken kısa olarak giren veya girdikten sonra zaman içinde kısalan hecelerin Türkçeye yerleştiği […]

Continue reading »

KUR’ÂN; ŞİFÂ ve RAHMET MENBAI

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Günümüzde sosyal medyada şöyle telkinler duyuyoruz: “Son yıllarda sanal medyada; Hazret-i Peygamber -aleyhisselâm-’a şu kadar salevat getirilmesi, şu kadar Yâsîn, Tebâreke okunması hattâ hatimler edilmesi şeklinde kampanyalar düzenlenmektedir. İyi niyetle de olsa; bu tür gayretler, bizleri yanlış bir din anlayışına sürüklemektedir. Allâh’a ve Rasûlü’ne olan sevgimiz, İslâm dâvâsına sahip çıkmamız, bu tür gayretlerle değil, yüce Kitâbımız’ın […]

Continue reading »

ARUZUN İMKÂN(/SIZLIK)LARI

Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Aruzda üç açık (sonu sesli harfle biten ve kısa telâffuz edilen) hece yan yana gelemez. Mısra sonları bu hükmün dışındadır. Çünkü orada, açık da kapalı hece (uzun telâffuz edilen veya sonu sessiz harfle biten hece) sayılır. Açık heceleri sınırlayıcı bu özelliği sebebiyle, aruzu Türkçeye tatbik etmenin zorluğu öteden beri dile getirilmiştir. Çünkü Türkçede açık hece […]

Continue reading »

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- NE ÖĞRETTİ, NASIL ÖĞRETTİ, NE HÂSIL ETTİ? -12-

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi CÂHİLİYYEDEN ASR-I SAÂDETE Câhiliyye; –Gönül pınarlarının merhametsizlikten kuruduğu, –Vicdanların zulümle karardığı, –İnsanlığın dizginlerini şeytana kaptırdığı, –Beşeriyetin esfel-i sâfilîne dûçâr olduğu, katran misâli simsiyah bir devrin adıdır. Bu câhiliyye toplumunun vasfı: اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا “…Muhakkak ki o (insan), çok zâlim ve çok câhildir.” (el-Ahzâb, 72) Çok zâlimdir, zira istikbâle, yani ebedî hayata âmâ olmuştur. […]

Continue reading »

ÇALIŞMAK RAHMÂNÎ, TEMBELLİK ŞEYTÂNÎDİR

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak. (Mehmed Âkif) BİR HADİS: عَنِ الزُّبَيْرِ بْنِ الْعَوَّامِ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِىِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : « لَأَنْ يَأْخُذَ أَحَدُكُمْ أَحْبُلاً ، فَيَأْخُذَ حُزْمَةً مِنْ حَطَبٍ فَيَب۪يعَ ، فَيَكُفَّ اللّٰهُ بِهِ وَجْهَهُ ، خَيْرٌ مِنْ أَنْ يَسْأَلَ النَّاسَ […]

Continue reading »

Âhiretin Tarlası: DÜNYA

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com “Dünya, âhiretin tarlasıdır.” (Bkz. Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, Beyrut, 1351, I, 412) Batı dünyası; «Kilise»nin tahakkümünden kurtulup, düşünce hürriyetine kavuşunca, eriştiği «aydınlanma» devri sayesinde, ilim ve sanatta yükselmeyi başarmıştır. Ancak, aklın bu gelişmedeki rolü, insanın en zayıf yönü olan nefsâniyeti tahrik etmiş; aklını putlaştıran batılı haddini aşmış; Nemrutların, Firavunların hüsrana götüren yollarını seçmiştir. Bu zihniyet nazarında; insan dünya […]

Continue reading »

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- NE ÖĞRETTİ, NASIL ÖĞRETTİ, NE HÂSIL ETTİ? -11-

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi O’NU SEVMEK ÎMAN ŞARTI Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin olsun ki; sizden biriniz, ben kendisine; anasından, babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça hakikî mânâda îmân etmiş olamaz.” (Buhârî, Îmân, 8) Demek ki; Îmânımızı kâmil hâle getirebilmemiz için, O’nu tanımalı, sevmeli ve O’na ittibâ […]

Continue reading »
1 4 5 6 7 8 21