Servetini Hayra Vakfeden Hanım ÂDİLE SULTAN

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Otuzuncu Osmanlı padişahı Sultan II. Mahmud’un kızı olan Âdile Sultan, 23 Mayıs 1826’da Topkapı Sarayı’nda doğdu. Annesi Zernigâr Kadın’dı; ancak bu fedâkâr kadın, Âdile Sultan’ın doğumundan dört yıl sonra vefat ederek, Fatih Camii’nin mihrap tarafındaki Nakşidil Sultan1 türbesine defnedildi. Âdile, küçük yaşta öksüz kalmıştı. Kardeşlerinin «Âdile Sultan Hemşire» diye hitap ettikleri küçük Âdile; özel hocalardan din, edebiyat, […]

Continue reading »

İki Kıtanın ve İki Denizin Hâkimi SULTAN FATİH -2-

Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com KARADENİZ HÂKİMİYETİ İÇİN YAPILAN SEFERLER Fatih, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının hâkimiyetini ele geçirdikten sonra ekonomik açıdan bu önemli geçitlerle doğrudan ilgili olan Karadeniz sahillerine de sahip olmak ve bu denizi bir Osmanlı gölü hâline getirmek için harekete geçti. Kurdukları kolonilerle Cenevizliler, bu bölgede çok etkili bir konumdaydı. Uzun zamandan beri Kırım’ın da içerisinde bulunduğu yarımadayı merkez tutarak […]

Continue reading »

İstanbul’un Yedi Tepesi YEDİ MEDENİYET MÜHRÜ

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com İstanbul neresidir? Fethiyle II. Mehmed’i Fatih Sultan Mehmed unvânına ve; “Ne güzel kumandan!” müjdesine mazhar eyleyen İstanbul, bugün suriçi, tarihî yarımada adlarıyla anılan bölgeden ibaret idi. Bugün Silivri’den Tuzla’ya İstanbul olarak adlandırdığımız bölge, 1453’ten çok önce İslâm ile tanışmıştı. İstanbul yedi tepe… Bu yedi tepeyi de, bu gerçekten dolayı, Üsküdar’ın Çamlıca Tepelerinde yahut Beykoz’daki Yûşâ Tepesi’nde, […]

Continue reading »

DÜRRİZÂDE’NİN KOMPOSTO KÂSELERİ

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com Millet olarak, gelenek ve inancımız gereği ikramı severiz. Bu yüzden de, yemeklerimizin yüz akı olmasını isteriz… Yüce milletimizin o güzel âdetlerini, fakirin gönül zenginliğini, zenginin tevâzu ve ruh enginliğini, mevki ve makam sahibi olan ecdâdın ilâhî rızâyı kazanmak uğruna ikramda ifrâtı zorlayan hizmetlerini şöyle bir hatırlayıp hatırlatarak, rûh-i muazzezlerine Fâtihalarınızı göndertebilmek umuduyla; Ramazan’la, yemekle ilgili bir hikâye […]

Continue reading »

BAŞI İLİM, ORTASI AMEL, SONU MEVHİBE!

Handenur YÜKSEL Irak’ta yetişen büyük velîlerden ve Şâfiî fıkıh âlimlerinden Abdülkāhir Sühreverdî rivâyete göre 1097 yılında İran’ın Sühreverd kasabasında doğdu. Künyesi Ebû Necib’dir. İlim tahsili için genç yaşta Bağdat’a yerleşen Sühreverdî, tasavvuf ilmini İmâm-ı Gazâlî’nin kardeşi Ahmed Gazâlî’den öğrendi. Tasavvuf hakkındaki bir suale; “Tasavvufun başı ilim, ortası amel, sonu mevhibe; yani Allah Teâlâ’nın lütuf ve ihsanı olan mânevî ilimdir.” diye […]

Continue reading »

Eminönü Meydanı’ndaki İnci

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com YENİ CAMİ Eminönü İskelesi’ne yaklaşıldığında, dikkatleri ilk bakışta üzerine çeken Yeni Cami; klâsik Türk mimarîsinin en gösterişli eserleri arasındadır. İstanbul’da «Yeni Cami» adıyla anılan ilk cami, Sultan II. Mehmed’in yaptırmış olduğu Fatih Camii’dir. Sonraki yıllarda Gülnûş Emetullah Vâlide Sultan’ın Üsküdar’da yaptırmış olduğu cami de aynı isimle anılır olmuştu. Fakat Vâlide Turhan Sultan’ın 1661’de Eminönü meydanında inşa ettirdiği […]

Continue reading »

İki Kıtanın ve İki Denizin Hâkimi SULTAN FATİH

Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com FATİH DÖNEMİNDE BATIDA GELİŞMELER 1450’li yıllar, geçmişin kayıt altına alınması konusunda teknolojik değişimin süratlendiği yıllardı. Nitekim Johannes Gutenberg ve birkaç başka zanaatkâr; Almanya’da metalürji, ahşap baskı, üzüm presleme, kumaş baskısı ve kâğıt yapım tekniklerinden yararlanarak, dökülmüş metal harflerle baskı tekniğini icat ettiler.1 Böylece dünyanın ilk modern matbaası kurulmuş oldu. Bu icat çok kısa zamanda Almanya’dan diğer ülkelere […]

Continue reading »

ULU CÂMÎ ve ZAFER

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com -İçinde zâhirî ve mânevî nice fetihlerin yoğrulduğu ve Bursa’nın kalbi mesâbesindeki mâbede, ebced değeri Allah lâfzına tekabül eden 66 beyit- Yirmi câmî adayıp eyledi Allâh’a nidâ; Yıldırım Hân’a nasîb oldu zafer Niğbolu’da. Dedi tebrîk ile Sultân’a, Emir Sultan o gün: «Yirmi câmîye bedel bir ulu câmî mümkün!» Göğe yükseldi binâ, yirmi özel kubbe ile, […]

Continue reading »

Ümmet Olmanın Anlamı BİRLİK OLMAK

Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com «Ümmet» kelimesi, zaman ve din anlamlarının1 yanı sıra; «aynı din, aynı zaman veya aynı mekânda zorla veya iradeleriyle bir araya getirilmiş topluluk» anlamına da gelir.2 Bu itibarla Kur’ân-ı Kerim’de; “Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve gökte uçan kuşların hepsi sizin gibi topluluklardır (ümmettirler).” (el-En’âm, 6/38) buyurulmuştur. Çünkü Allah; her canlı türünü, müşterek oldukları bir tabiatta yaratmıştır. […]

Continue reading »

O, BİZE GÜVENİYORDU!

Handenur YÜKSEL Zâhir ve bâtın ilminde zamanının en meşhur âlimlerinden ve büyük velîlerden olan Muhammed bin Hafîf, 889 yılında Şîraz’da doğdu. Künyesi Ebû Abdullah, lakabı İbn-i Hafîf’tir. Kettânî, Yûsuf bin Hüseyin, Hallâc-ı Mansur ve Cüneyd-i Bağdâdî gibi büyük âlimlerin sohbetlerinde bulunmuş; onlardan feyiz almıştı. Tasavvufta yetişmesini şöyle anlatır: “Karşılaştığım ve elinde tövbe ettiğim ilk zât, Ahmed bin Yahya Hazretleri’dir. Önce […]

Continue reading »
1 70 71 72 73 74 104