Kalenin bedenlerinde bir ses yankılandı: «BRE DOĞAN! BRE DOĞAN!»

Handenur YÜKSEL Dördüncü Osmanlı hükümdarı Sultan I. Bayezid, 1354’te doğdu. Kosova Savaşı’nda bütün cephelere yıldırım gibi yetişmesi sebebiyle, kendisine «Yıldırım» unvanı verildi. Babası Sultan I. Murad’ın, savaş meydanında bir Sırp asilzadesi tarafından şehid edilmesi üzerine Osmanlı tahtına geçti. Batı Anadolu’daki Türkmen beyliklerini, Aydın, Saruhan, Menteşe ve Germiyan’ı Osmanlı idaresine kattı. Karamanoğlu Devleti’nin elinde bulunan Konya’yı kuşattı. Niğbolu Muharebesi’nde (1396) Macar […]

Continue reading »

Mehmed Âkif’ten BİR İBRET TABLOSU

Dursun GÜRLEK dursun.gurlek@mynet.com Tarih sayfalarına isimlerini altın harflerle yazdıran dâhîlerin, küçük birer çocukken bile dehâ örnekleri sergilediklerini, son derece mantıklı cümleler kullanarak, kendilerinden büyük insanları hayretlere düşürdüklerini biliyoruz. Fatih Sultan Mehmed de, bu önemli şahsiyetlerden birini teşkil ediyordu. Bilindiği gibi, genç padişah, çocuk denilecek bir yaşta tahta çıkınca, haçlılar bunu bir fırsat kabul ediyorlar, Osmanlı’ya çullanmak için derhâl harekete geçiyorlar. […]

Continue reading »

İki Düğünüyle; İBRAHİM PAŞA SARAYI

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Tarihî kaynaklar incelendiğinde, İstanbul’da çok sayıda sultan ve vezir sarayı bulunduğu, bu sarayların çok büyük ve güzel oldukları görülür. Meselâ, Süleymaniye’nin alt tarafında bulunan Siyavuş Paşa Sarayı 300 odalıydı. Sokullu Sarayı da büyük bir saraydı. Selâmlık ve harem olmak üzere iki kısım hâlinde olup; üç fırını, üç hamamı, birkaç imalâthanesi vardı. Sinan Paşa’nın At Meydanı’nda yaptırdığı konağın […]

Continue reading »

36. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız Medeniyetimiz, kültürümüz sağlam temellere dayanıyor. Köklerimizde büyük fikir ve idealleri olan ecdadımızın iftihar tabloları var. Cemiyetimizin, halkımızın ruh, îman, seciye temelinde Osmanlı medeniyetinin harcı var. Bunlar doğru. Fakat bu miras tükenmez değil. Hazır bulduğumuz bu sermaye Süleymaniye gibi dimdik durmuyor yerinde, farkına varsak da varmasak da sahip çıkılmayan her değer bir mum gibi eriyor. Çünkü asırların yıpratması, rüzgârların […]

Continue reading »

II. Murad’ın TÜRKÇEYE HİZMETLERİ

Yılmaz KISA kisayilmaz@hotmail.com Sultan II. Murad altıncı Osmanlı padişahıdır. İki defa tahta çıkmıştır. Birincisi 1421-1444 tarihleri, ikincisi ise 1446-1451 tarihleri arasındadır. Çelebi Mehmed’in oğlu ve Fatih Sultan Mehmed’in babası olan Sultan Murad, eski Rumeli türkülerinin «Murad Efendimiz» diye andığı iki Murad’dan biridir. Diğeri de Kosova’da şehid olan Murad Hüdâvendigâr’dır. İkinci Murad, çok eser bıraktığı için Ebu’l-Hayrat diye anılmıştır. Osmanlı devlet […]

Continue reading »

RÖPORTAJ Prof. Dr. Cemal KURNAZ:

Antalya’nın Akseki kazasına bağlı Taşlıca Köyü’nde doğdu (1956). Aksu İlköğretmen Okulu’ndan mezun olarak Urfa’ya ilkokul öğretmeni olarak atandı (1974). Daha sonra Ankara Yüksek Öğretmen Okulu ve Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1979). Aynı üniversitede görev aldı. Mezuniyet tezi Ali Zelîlî-Niyâzü’l-Müznibîn (1979), yüksek lisans tezi Taşlıcalı Yahya Bey Dîvanı’nda Kozmik Unsurlar (1981), doktora tezi Hayâlî Bey Dîvanı’nın Tahlili […]

Continue reading »

Bilerek veya Bilmeyerek NELER ERİYOR!

M. Ali EŞMELİ seyri@yuzaki.com SEYR Her tarafın zifirî karanlık olduğu bir geceydi. Elektrikler kesildi. Elinde sadece bir tek, o da incecik bir mum vardı. Zar zor kibriti bulup mumu yaktı. Evin içi biraz ışıdı. Fakat cılız mum ve cılız ışık, çok geçmeden bitiverdi. Tekrar zifirî karanlık başladı. Keşke birkaç mum daha olsaydı, diye düşündü. Yerinden kalktı, diğer odaya geçecekti. Tam […]

Continue reading »

ŞAİR VE NÜKTE Şeyhülislâm YAHYA VE NÜKTELERİ 2

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK noztoprak@marmara.edu.tr Şeyhülislâm Yahya’yı (1561-1644) şairliğinden dolayı öven şairlerin başında Nef’î gelir. Nef’î gibi kendini çok beğenen, kendini sözün en büyük üstadı olarak gören bir şairin Şeyhülislâm Yahya’yı övmesi mânidardır. Nef’î «ma’nâ» redifli kıt’asında bilgi tahtının padişahı, mânâ makamının Hüsrev’i, söz sultanı, mânâ padişahı, mânâ meydanının saflar yaran yiğidi gibi sözlerle onu övmektedir; Ey pâdişeh-i serîr-i dâniş […]

Continue reading »

Kültür Erozyonunda BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI

Ayla AĞABEGÜM Öğretmen edebiyat dersindedir. Konu, edebiyat kitabında olan «Sessiz Gemi»nin açıklanmasıdır. Konu bittikten sonra öğretmen Yahya Kemal’in «Ezansız Semtler» yazısının fotokopilerini dağıtır, gelecek derse kadar düşünmelerini ister: Ezansız Semtler Kendi kendime diyordum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam derecede nasip alıyorlar mı? O semtlerde minare görülmez, ezan işitilmez, Ramazan ve kandil günleri […]

Continue reading »

AYIN TARİHİ Çadırımızı Kurduğumuz Yer, SIRTLANLARIN GEÇİŞ YERİ!

Handenur YÜKSEL Sultan II. Abdülhamid 21 Eylül 1842’de doğdu. Zeki, fakat kanaatlerini dışa vurmayan bir karakteri vardı; dindar, vatansever ve hayırseverdi. İzzet, vakar, haysiyet ve namus sahibi bir hükümdardı. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyeti ilân eden sultan, 26 Nisan 1909’da 33 yıllık hükümdarlığının sonunda, içinde batılı devletlerin parmağı olan bir ihtilâlle tahttan indirilerek Selânik’teki Alâtini Köşkü’ne hapsedildi. Balkanlar’ın işgali üzerine, […]

Continue reading »
1 88 89 90 91 92 104