ARI DURU BİR TASAVVUF

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Âhirzamanda, isimler ve müsemmâlar arasındaki âhenk bozuldu. Bu sebeple sormalı ve tahkik etmeli: GERÇEK TASAVVUF HANGİSİ? Arı duru, tertemiz, gerçek ve faydalı tasavvuf nedir? Diğer taraftan tasavvuf adı altında sergilenen ve taliplerini güya kendinden geçirse de, aslında İslâm’ın rûhundan uzak hâl ve hareketlere, tasavvuf veya tarîkat denilmesi doğru mudur? Elbette ki değildir. Tasavvuf, Rasûlullah Efendimiz’in […]

Continue reading »

GÜVENİLEN İNSAN OLMAK

Sami GÖKSÜN Bir müslümanın en bariz özelliği, doğruluk ve dürüstlüktür. Peygamber Efendimiz’in hayatı incelendiği zaman, bu hususun ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Peygamberlerde bulunması gerekli özelliklerden biri de «sıdk» doğruluk ve dürüstlüktür. Bu sıfat, peygamberlerin doğru sözlü ve dürüst olduklarını ifade eder. Çünkü peygamberler, Allah ile insanlar arasında elçilik yapan kimselerdir. Böyle olan kimseler, dürüst ve doğru sözlü olmak zorundadırlar. […]

Continue reading »

175. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız, Biz kime benzeriz? Tabiî ki cedlerimize, öyle değil mi? Sosyal verâsette işler, genetik ilmindeki gibi otomatik yürümüyor. Mâzîye bakıyor hayran oluyoruz, fakat istikbâle bakıp mücrim gibi titriyoruz. Çünkü birtakım cürümlerin ceremesini elbette mücrimler çeker. Hangi cürüm? Mâzîmizi şanlı, ecdâdımızı ihtişamlı yapan değerler silsilesini terk etme suçu elbette. O kıymetli değerleri bırakıp; felsefelerin, cereyanların ortasına attık kendimizi ve şimdi […]

Continue reading »

ZAVALLI ÇIRA

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Andersen’in meşhur masalıdır: İki sahtekâr terzi; kendini beğenmiş bir krala, çok hususî, çok müstesnâ bir elbise diktiklerini söylerler: “Bu elbise, sadece akıllı kimseler tarafından görülmektedir! Akılsızlar bu çok güzel ve özel elbiseyi zinhar göremezler!” Başta kral ve bütün avenesi, akılsız addolunmamak için, bu sahtekâr terzilerin olmayan elbisesini görüyormuş gibi yaparlar. Koca kral çıplak gezmekte, etrafındaki «akıllı» […]

Continue reading »

TUZAĞI ve ÇAREYİ GÖRMELİ!

Yunus Sami EŞMELİ yunussamiesmeli@hotmail.com Bir akşam vaktiydi. Ebû Şehm -radıyallâhu anh-’ın yanından bir genç kız geçiyordu. Nefsine uydu ve kızı yakasından tutup çekti. Nihayet çok geçmedi ki nefsinin bu tuzağını gördü ve bırakıp oradan hızlıca uzaklaşıverdi. Sabah oldu. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanlardan bey‘at alıyordu, Ebû Şehm’in bey‘atını kabul etmedi. Sonra da; “–Şimdi de yakayı tutup çeken mi geldi?” […]

Continue reading »

Modern Çağın Hastalıkları; UYDUM KALABALIĞA

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com İnsan yalnız başına dünyaya gelir, ancak hayatını idâme ettirebilmek için; bir anneye, babaya, aileye ve nihayetinde bir cemiyete ihtiyaç duyar. İnsan; ne kadar güçlü olursa olsun, hayatının başında ve sonunda mutlaka başkalarının desteğine ihtiyaç duyar, bundan dolayı da bir cemiyet içinde yaşamak mecburiyetindedir. Bu mecburiyet; insanın etkileyen ve etkilenen bir varlık olması, içinde yaşadığı cemiyetin dilinden, kültüründen, […]

Continue reading »

EDEP-HAYÂ-İFFET ve KORUNMASI

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com Bazı duygular vardır ki, insanın günah ve yanlış işler yapmasına engel olur. Yazımızın başlığına konu olan edep, hayâ, utanma hissi; sadece insanlara has insânî ve vicdânî bir duygudur. Çekinmek, iffeti korumak, nâmusu muhafaza etmek mânâsında olan «hayâ» duygusu, insan olana en yaraşan mühim bir haslettir. Râgıp el-İsfahânî; “Fenalık ve kötülüklere karşı nefsi tutmak ve kötülüğü terk […]

Continue reading »

Tasavvuf Rûhuyla Mezcolmuş ANADOLU DERVİŞİNİN RÛHU

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com – seyri@yuzaki.com Baktılar: Tarihin en işlek koridoru olan Anadolu’da insanlar imdat bekliyor, hidâyet bekliyor, rahmet bekliyor. Koştular: İlmek ilmek işlediler gönülleri. Kâh Mevlânâ olup dimağları yoğurdular, kâh Yûnus Emre olup aşk ile pişirdiler bu toprakların insanlarını. Kâh Akşemseddin ve Fatih olup müjde-i Peygamber’i gerçekleştirdiler. Çağ kapatıp çağlar açtılar. Çığları yendiler, çığırlar açtılar. Kâh Ebussuud olup ilim […]

Continue reading »

BİR KOLU CENNETTE…

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Yemenli Ezd kabîlesinin Devs boyunun eşrafından olan Tufeyl bin Amr -radıyallâhu anh- hicretten önce müslümanların muhasara altında bulundukları dönemde İslâm’a girmek için Yemen’den Mekke’ye geldi. Mekke’de bir müddet kaldıktan sonra memleketine döndü. Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- onun tebliğiyle müslüman oldu. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Tufeyl’in kavmini İslâm’a davetini kolaylaştırması için; “Allâhım, ona nur ver […]

Continue reading »

NASİHAT: DOĞRU YOLDAN AYRILMA!

Ahmet M. ZİYLAN Bizler -elhamdülillâh- müslümanız, mü’miniz. Allâh’ın varlığına ve birliğine, kitaplarına, bilhassa Kur’ân-ı Kerîm’e, peygamberlerine ve ümmeti olmakla şereflendiğimiz Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e, âhirete, mahşer gününe, cennetine-cehennemine, hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine -elhamdülillâh- inanıyoruz, îmânımız var, bunları biliyoruz. “Allah’tan başka ilâh yoktur. Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- O’nun kulu ve Rasûlüdür!” demişiz, şahâdet getirmişiz, İslâm’ı […]

Continue reading »
1 40 41 42 43 44 171